YAŞAYAN VE YAŞATAN SÜMERBANK - 2


İnsanoğlunun yeryüzü serüveni bugün bilinenden de daha eski bir tarihi süreçtir. Ancak günümüz bilim dünyası yazının bulunmasından önceki dönemin, ulaşılabilirliği zayıf olduğundan olsa gerek, medeniyet olgusunu Sümerler ile başlatma eğilimindedirler. Kil tabletler üzerine yazılmış olan ‘çivi yazısı’ metinler bir şekilde geçmişin birikimini bugüne aktarmış, var olanın üzerine zenginlik katmış, insanlığın değerler bütününe katkı sağlamıştır.

Bu anlamda Anadolu’da Sınaî üretimin temeli olan; ekonomik refaha ulaşma amacıyla bu toprakların zenginliğine açılan bir kapı konumunda bulunan Sümerbank’ın ismiyle özdeş ve oldukça geniş bir misyona sahip olduğunu görüyoruz.

Sümerbank sadece üretmemiş, aynı zamanda dönüştürmüş, geliştirmiş, ön açmış, damga vurmuştur. Örneğin İzmir gibi önemli bir şehrin en önemli noktalarından birisi olan ‘Basmane’ semti bu ismini, Sümerbank İzmir Basma Fabrikası’nın bu yörede bulunmasından dolayı almıştır.

Otoray

Ege’nin küçük bir kasabası olan Nazilli'de Sümerbank Basma Fabrikası ile birlikte geçmişten gelen birikimini, dönüştürme ve geliştirme imkânına sahip olmuştur.

Fabrika Açılışı ve Otoray Başlıklı Gazete Kupürü

Sümerbank inşa edilirken bir kampüs şeklinde inşa edildiğinden, salt bir fabrika olmamış; tüm sosyal ve kültürel olanaklarla birlikte hayat bulmuştur. Fabrika ile aynı gün açılışı yapılan “Fabrika Hastanesi”de sadece çalışanlara yönelik değil, tüm şehir ve çevresi için hizmet sunmuştur.

Sümerbank konusunda uzman kabul edilmesi gereken İlhan Öden’in (2016) ifadelerine göre; 40 yataklı bir sağlık tesisi olarak açılan hastanede ameliyathane, doğum servisi, röntgen polikliniği, diş hekimliği birimi ve eczane gibi ancak bir sağlık kompleksinde bulunabilecek çok sayıda hizmet ünitesi bulunmaktaydı (Öden, 2016) ve o tarihlerde yöre için bir kâbus gibi olan sıtma salgını bu sayede yenilmiştir.

Nazilli Sümerbank Hastanesi Logosu

Tekstil, insanlık tarihi düşünülünce temel üretim ihtiyaçlarından birisi, belki de birincisidir. Kökeni oldukça eskiye dayanan bu üretim modelinde, günümüze yaklaştıkça artan güzel sanatların etkisi ise tartışmasızdır. Özellikle moda akımlarının etkisinin yaygınlaşarak arttığı 20. yy. toplumları desen, renk ve tasarım noktalarından bağımsız bir tekstil sanayinin düşünülemeyeceğini gösterir.



Basma üretimi gibi sınaî üretim içerisinde sayılan, makinelerin ağırlıklı olduğu üretim biçimi içerisinde de motiflerin ve desenin tasarlanmasından sorumlu desinatörlere ‘ressam’ adı verilmektedir (Turan, 2009, s. 95-96).

1942 yılında Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası’nın bir çalışanı olan Müzeyyen Nalbantoğlu, okuldan fabrikaya geçiş yaparak, ülkemizdeki ilk tekstil tasarımcısı olarak tarihe geçmiştir (Turan, 2009, s. 222-223).

Müzeyyen Nalbantoğlu (İlhan Öden'in Bloğundan Alınmıştır.)

1987 yılında özelleştirme kapsamına alınan Sümerbank fabrikaları, 2 binli yılların başlangıcında kapatılırken, ülke 2001 ekonomik krizi sebebiyle mali anlamda bir yıkım yaşamaktaydı. Belki bir parça da bu yüzden hepimizin ortak hatası olarak geçmişin birikimlerinin sahip çıkılabilecek kısımlarını da görmezden gelerek, Sümerbank arşivlerinin kıymeti bilinmedi.

M. Nalbantoğlu'na Ait Bir Motif Örneği

Yakın geçmişte (2015) İzmir Kalkınma Ajansı ve  İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü’nün çabalarıyla; Dijital Tekstil Desen Arşivi ve Sanal Müze Oluşturulması Projesi (TR31/14/BTD01/0044 no’lu proje)  kapsamında Sümerbank fabrikaları tarafından 1956-2001 yılları arasında üretimi gerçekleştiren basmaların desen arşivlerinin dijital ortama aktarılması sağlandı.

Bu amaçla Sümerbank İzmir Halkapınar Basma Müessesesi elinde bulunan arşivin aktarımıyla yaklaşık 7 bin desen seçilmiş ve sanal bir müze ve dijital arşiv oluşturulmuştur. Söz konusu arşivin meraklıları ve araştırmacılar için; Türkiye Dijital Tekstil Desen Arşivi (TUDİTA) http://tudita.ieu.edu.tr/ web adresinden ziyaret edilmesi mümkündür.
Bu arşivde yer alan desenler, 2018 yılı şubat ayında Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde ‘Bir Ulusu Giydirmek: 1956–2000 Yılları Arası Sümerbank Desenleri’ adlı sergide halkın ve araştırmacıların karşına çıkartılmıştır.

Gelecek nesillere kültürel miras aktarımı noktasında bu tür iyi niyetli çabaların artması gereğine inandığımız için Egeye Dönüş ekibi olarak biz de bu arşivi siz okuyucularımıza duyurmak istedik. Zira arşivi ziyaret edecek olanlar kadar ellerinde bulunan bilgi ve belgelerle bu tür arşivlerin gelişimine katkı sağlamak arzusunda olanların da var olabileceğini düşünüyoruz.

Kaleme Alan: Hüsnü Egemen ABİRDÂN

Yorumlar