KÖKLÜ BİR TÜRK GELENEĞİ: DEVE GÜREŞLERİ

TÜİK’e (2015) göre günümüzde Türkiye’de toplam 1374 baş deve vardır. Vedat Çalışkan’ın ifadesiyle 81 ilin sadece 17’sinde deve varlığı söz konusudur. Deve varlığının Türkiye’nin hemen her coğrafî bölgesindeki illerde dağılış göstermesine karşın, en fazla deve varlığı bulunan iller, aynı zamanda deve güreşleri düzenlenen illerdir. Bugün Türkiye’de develerin varlığı, büyük ölçüde güreşlere bağlıdır. Çünkü develerin toplum hayatındaki işlevi ortadan kalktıkça, devecilik, deve güreşleri üzerinden kendisini yeniden üretmiş ve varlığını sürdürmüştür.

Ahmet Faik Özbilge göre Türkiye’de 1930’lu yıllarda sayıları 120 bine yaklaşan develer, bugün 10 binin altındadırlar. Sayıları halen hızla azalan develer günümüzde Güneydoğu Anadolu’da modern yolların henüz ulaşamadığı bazı yerlerde görülebilirken; en çok rastlandığı yer ise Ege’nin meşhur deve güreşi şenlikleri…

14.01.1927 Tarihli Germencik Deve Güreşinden Bir Kare

"Deve Güreşi" kıymetini bilene şenliktir gerçekten. Aylar öncesinden başlar hazırlıklar. Develerin üstüne yerleştirilecek el işlemesi ile sanat eserine dönen havutlar ilk hazırlanan parçalardır. Efelere has körüklü çizmeler parlatılıp cilalanır ardından. İngiliz pantolonu ile giyilen bu körüklülerden mi yoksa burma bıyıklardan mı bilinmez ama yürüyüşü bile değişmiştir devecinin güreş mevsimi gelince… Yürürken devenin çanının sesine ayak uydurur gibi gizli bir ritmi yaşar ahenkle… Çefyeler omza alınmış, kollar iki yana genişçe açılmış, her adımda toprağı titretircesine heybet etrafa saçılmıştır daha güreş sahasına varmadan…


Körüklü Çizme

Omza Atılmış Çefye

Güreşin yapılacağı alana gitmeden halkın ilgi ve heyecanını canlandıran bir şehir turu ile tanıtılır etkinlik ve güreşecek develer. Çanların tıngırtısı bir müzik gibi dağılır develerin boynundan sokaklara. Güreş alanında heyecanlı bekleyiş vardır. Cazgırlar ortamı coşturmak için maniler dizmekte, yarışmacıları ve eşrafın önde gelenlerini tanıtmaktadır… Değme şairlere taş çıkartan, tamamen doğaçlama yapılan bir sanattır cazgırlık. Cazgır mani düzdükçe, kalabalık artar saha kenarında. Kalabalığın artması küçük esnafa yarar en çok belki de. Sucusu, sucukçusu, türlü türlü hediyelikçisi bu festivalin bir parçası olmuş, hem ekmeğini çıkartmakta hem de renk katmaktadır ortama.


Cazgır

Bazı araştırmalara göre kökleri Ortadoğu ve Orta Asya’ya giden binlerce yıllık bir geçmişe sahip deve güreşlerinin coğrafyamızda II. Mahmut zamanından beri yapıldığı rivayet edilse de; bilinen ilk kayıtlı örneğe Aydın’ın Germencik ilçesi Hıdırbeyli köyünde 19. yy.’ın başında rastlanmaktadır. Göçebe Türkmenler (Yörükler) tarafından yapılan ilk deve güreşleri, pazar yerine yük getiren deve kervancılarının kendi aralarındaki eğlenceleriydi. Zaman içinde pazara gelen kalabalıkların ilgisini çeken bu güreşler, aradan geçen yıllar içinde bugünkü büyük organizasyonlar şekline girmiştir. Bugün Türkiye’de bulunan iki deve çiftliği de İncirliova (Aydın)’da bulunur. Aytekin Kaya ile Cengiz Yavuz Türkiye’de deve yetiştiriciliği yapan iki girişimcidir (Çalışkan, 2016).

Develer iki farklı türde yaratılmıştır. Bunlar çift hörgüçlü Asya devesi ve tek hörgüçlü Afrika devesidir. İki tür kendi aralarında çiftleşebilmekte, ortaya çıkan melez deve normalden daha güçlü olmaktadır. Deve güreşlerinde kullanılan tek hörgüçlü erkek deve tülü (tüylü); buhur denilen çift hörgüçlü erkek devenin yoz denilen tek hörgüçlü dişi deveyle çiftleştirilmesinden elde edilmektedir. Bu develer yalnızca güreş için yetiştirilir. Güreş develerinin soyu bu açıdan önemlidir, güreşecek Tülüler'in güreşçi kanından olmasına özen gösterilir.

Güreş Sırasını Bekleyen Deve
Develer güreşmeye beş altı yaşında başlar ve genellikle yirmi yaşına kadar güreşebilirler. Yazın buğday, arpa, yulaf ve burçakla beslenen bu pehlivan tülüler, sonbaharda iyice serpilip gelişirler. Normalde dört yüz beş yüz kilo olan ağırlıkları bu şekilde iki katına çıkar. Ve azmanlaşan tülüler, deveci tabiriyle kızmaya başlarlar. Mevsiminde kızan develerin ağzından köpük gelir. Köpüren ağızları güreş tutmaya hazır olduklarının göstergesidir.

Güreş Esnası

Deve güreşleri Ayak, Orta, Başaltı ve Baş olmak üzere dört boyda yapılır ve galibiyetler; kaçırtarak, bağırtarak veya yıkarak elde edilir. Kimi deve Çengel atmada uzman olmuştur, kimi Bağcı’dır… Bazıları Tekçi diye anılır ki deveciler için makbul olan cinstir Tekçiler. Zira onlar hem güçleriyle rakiplerini korkutur hem de teknikleriyle…  Avrupalının gaddarlığı yoktur Ege’nin deve güreşlerinde. Sonunda develerin birisinin ölmesi gerekmez arenada. En fazla yaşı gelmiş ya da sakatlanmış olanlar dualarla kesilip sucuk yapılır. O da nadir rastlanan bir durumdur. Kıyamazlar çünkü develere. Develer galeyana gelip birbirlerini ısırmasınlar diye, güreşten önce ağızları bağlanır. Zarar görmesinler diye de güreş on dakika ile sınırlı yapılır. On dakikada yenişemeyen develerin güreşi beraberlikle sonuçlanır. Ayrıca deve güreşlerinde asla bahis yani, hırs, ihtiras vb. yoktur.

Bugün, Egeye Dönüş ekibi olarak "33. Geleneksel Deve Güreşi Festivali"ne Aydın/Yenipazar'da iştirak ettik. Yukarıda kısaca tarihinden ve mahiyetinden bahsettiğimiz bu müsabakaları yerinde izledik. Cazgırından, çefyesine, havutundan, körüklü çizmesine hepsini yakından görme imkanımız oldu. Heybetli develerin heyecanlı güreşlerini kimi zaman tribünden kimi zaman sahadan merakla izledik.
Hafta sonları yapılır bu şenlikler… Sadece yazın değil de dört mevsim Ege’yi yaşamak isteyenlere tam zamanı… Ege’de her hafta sonu mutlaka bir başka ilçe sizi şenliğine çağırıyor…
Kaleme alan: Hüsnü Egemen ABİRDÂN






Yorumlar