GİZLİ HAZİNE; BİRGİ

İzmir sadece deniz ve kordon değil diyerek çıktığımız yolculukta bugün Birgi'ye konuk olacağız Egeye Dönüş’te… Birgi tarih boyunca hep önemli bir yerleşim merkezi olmayı başarabilmişken 1922 yılındaki Yunan işgali sonrasında Yunanlılar geri çekilirken yakıp-yıktığı için, eski görkemli günlerinden oldukça uzaklaşmıştır. Pek çok tarihi konağın yakıldığı bu süreçten sonra günümüzde Kentsel SİT Alanı olarak korunan ve turizme kazandırılan Birgi, yeniden keşfedilmeye başlanan bir tarih hazinesidir.

Birgi'den Bir Kare

Bugün için Birgi, İzmir’in Ödemiş ilçesine bağlı bir beldedir. Birgi’nin Ödemiş’e uzaklığı sadece 7 km’dir. Bozdağ’ın güney yamaçlarına konumlanmış bu şirin kasaba Ege’nin keşfedilmeyi bekleyen nadide alanlarından birisidir.

Günümüzde Birgi yaklaşık 3 bin kişilik nüfusuyla küçük bir Ege kasabası olsa da tarihte oldukça önemli bir konumda bulunmuştur. Türkiye’nin ilk belediyelerinden birisi olan Birgi Belediyesi 1889 yılında kurulmuştur. MÖ. 2 binli yıllardan başlayarak pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Birgi, Osmanlı topraklarına dahil olmadan önce Aydınoğulları Beyliği’ne başkentlik yapmaktadır. Osmanlı döneminde Sultan II. Selim’in hocası Birgili Ataullah Efendi, Birgi’de bir medrese yaptırarak devrin ünlü bilgini Mehmet Efendi’yi 1563’de buraya göndermiştir. İmam-ı Birgivi Mehmed Efendi 1573’de ölünceye dek bu medresede dersler vermiştir. İmam-ı Birgivi’nin sade ve gösterişten uzak kabri Birgi’de ziyaret edilebilecek yerler arasındadır. Ayrıca Aydınoğlu Mehmet Bey’in ölümünden sonra devletin başına geçen oğlu Gazi Umur Bey’in bir heykeli de Birgi’de yer almaktadır. İzmir’de ilk Türk donanmasını kuran Gazi Umur Bey Haçlı, Venedik ve Ceneviz donanmalarıyla savaşarak, 25 yaşında tüm Ege Denizi’ne hâkim olmuştur.

Gazi Umur Bey Heykeli

Bahar aylarında Birgi’ye ulaştığınız vakit etrafın yeşilliği karşılayacaktır sizi. Tarihi Birgi Evleri’nin arasında kalan otantik, dar sokaklarında dolaştığınız Birgi, sırlarını kekik kokularıyla açacaktır siz ziyaretçilerine...

Bahar'da Birgi

Şanslı iseniz damıtımı yapılan kekik yağının, kekik suyundan ayrılışına dakika dakika şahit olacaksınız bu geziniz sırasında. Ocak dumanı tüten bir ev avlusuna başınızı uzattığınızda ateşin altına odun atan bir Birgi’li görürseniz objektifiniz kadar algınız da açık olmalıdır. Çünkü o an şahit olacağınız; bir bilgenin tarih boyunca elde ettiği birikimi damıtmasıdır aslında kurduğu düzenekten. Baharda dağlardan toplanmış çeşit çeşit kekik demetlerinin özel bir düzenekte buhar ve odun ateşine maruz bırakılmasıyla birlikte, düzeneğin bir tarafından keskin kokusuyla kekik yağının diğer tarafından ise şifalı kekik suyunun damla damla akışı şehir hayatınızı sorgulatacaktır size... Kendinize insaflı olun bu sorgulamada… En azından bu güzellikleri yerinde görmeyi amaçlayarak yüzünüzü Ege’ye dönmüşsünüz. Metropol insanı açısından Egeye Dönüş, azımsanmayacak bir adımdır ne de olsa...


Kekiklerin Damıtılma İşlemi

Birgi’yi ziyaret edenleri en çok etkileyen mekânların başında Çakırağa Konağı ismiyle anılan tarihi konak gelmektedir. Şerif Aliağa tarafından yapılan konak 1763 yılında inşa edilmiştir. Konağın ahşap bölümleri Venedik’ten getirtilen ağaçlarla yapılmıştır ve konak 3 katlıdır. Konağın en görkemli unsuru kalem işçiliği süslemeleridir. Bu süslemeler dikkatle incelendiğinde Küçük Menderes Havzası’nda yetişen 72 çeşit sebze ve meyve resimleri ayırt edilebilmektedir.

Çakırağa Konağı Duvar Süslemeleri

Konak restorasyon işlemi tamamlandığından bu yana Kültür Bakanlığı’na bağlı bir müze olarak hizmet vermektedir. Çakırağa Konağı’nın oldukça yakınında yer alan eski Birgi evi de görülmeye değer bir güzelliğe sahiptir, ancak otantik el yapımı ürünlerin satıldığı bu alanda fotoğraf çekimi yapmak yasaklanmış...

Konağın Dıştan Görünümü

Halk arasında Aslanlı Camii ya da Ulu Camii olarak da bilinen Aydınoğlu Mehmet Bey Camii, Anadolu’daki en eski camilerden birisidir. Selçuklu mimarisi ile yapılan cami, Mehmet Bey tarafından 1312’de yaptırılmıştır. Caminin ilgi çekici pek çok yönü vardır. İslam sanat anlayışında yeri olmayan bir aslan heykelini duvarında barındırması, kündekâri ahşap işlemeleri, çini işlemeleri ve bahçesindeki ayak izi camiyi ilginç kılan özelliklerdendir.

Cami Girişi

Mehmet Bey ve 3 oğlunun mezarının içinde bulunduğu bir külliye şeklinde inşa edilen Ulu Cami’nin mihrap bölümü çini kaplamalıdır ve yapılışından bu yana korunabilmiştir. Cami 16 adet sütun ile desteklenen ahşap bir çatıya sahip olduğundan çok ayaklı camiler diye anılan gruptandır.

Ulucami, Çok Ayaklı Camiler Sınıfında

Ulucami’nin kündekâri teknikle ceviz ağacı kullanılarak yapılmış minberi evren ve güneş sistemini temsil etmektedir ki caminin inşa tarihi dikkate alındığında bu oldukça önemli bir bilgidir. Üç, beş, sekiz ve on kollu yıldızlarla bezenmiş geometrik şekillerin oluşturduğu minber, modern çağlarda keşfedilen gezegenler ve Samanyolu galaksisini hatasız tasvir etmektedir. Caminin eşsiz minber kapısı çalınmış olmasına rağmen, İnterpol’un de devreye girmesiyle Londra’da Christie’s müzayede evinde satışa çıkmaktayken 1995 yılında bulunarak yerine iade edilmiştir.

Kündekâri Sanat Eseri Minber

Ulu Cami’nin dış duvarlarından birini süsleyen aslan heykeli İslam sanat anlayışı ile uyuşmamaktadır. Bu heykelin Birgi yakınlarında yer alan, Lidyalılar döneminden kalma Hypaipa arkeolojik alanından devşirildiği düşünülmektedir. Camilerde örneğine rastlanmayan aslan heykeli geziniz esnasında mutlaka sizin de dikkatinizi çekecektir.

Dış Duvardaki Aslan Heykeli

Cami bahçesinde yer alan ayak izi ve mezar taşı bir efsaneye kaynaklık etmektedir. Bu efsaneye göre Aydınoğlu Mehmet Bey Birgi’yi yıllarca uğraşmasına rağmen bir türlü fethedememiştir. Bir gün kalenin surları arasından bakan Bizans tekfurunun kızı Anastasia Mehmet Bey’i görüp âşık olmuş ve bu sebepten kalenin kapılarından birini içeriden Türklere açtırmıştır. Tekfur kızına ölüm cezasını uygun görünce, kaleden kendini atıp intihar eden Anastasia’ya karşı Mehmet Bey de ilgisiz olmasa gerek ki; Anastasia anısına bu güzel camiyi yaptırmıştır. Yörede cami bahçesindeki ayak izi ve mezarın Anastasia’ya ait olduğuna inanılır.

Cami Bahçesindeki Ayak İzi ve Mezar Taşı


Birgi gezisinden yorulduğunuzda Ödemiş’te dinlenmek isterseniz mutluluğunuz katlanarak artacaktır. Ödemiş gerçekte tam bir gastronomi cennetidir. Diğer yazımızda da bu cenneti keşfedeceğiz…

Kaleme Alan: Hüsnü Egemen ABİRDÂN

Yorumlar