Ne
mutlu ki her Ege çocuğu gibi bizim de çocukluğumuz bolluk ve bereket içinde
geçti. O dönemde ülkede yokluk yoktu diyemesek de insanların çözümleri vardı.
Kahve olmadığı için gelen misafire mahcup olacağını düşünen anneannemin nohut
kavurarak kahve değirmeninden geçirdiğini hatırlıyorum. Bir keresinde bir paket
margarin almak için bakkalın önünde sıraya da girmiştim dedemle… Yine de
birinin açlık çekebileceği gerçeğini ancak çocukluğumuzdan sonra keşfedebildik.
Bizim
açlığımızı komşu teyzelerin kendi çocuklarıyla birlikte yememiz için hazırladığı
salçalı ekmekler bastırırdı. Gerçi evde annelerimiz karnımızı doyururdu da; çoğu
zaman biz sokaklarda oyun peşinde koşmaktan eve giremezdik. Böyle durumlarda
açlık hissetmememiz daha çok ağaçlardaki dut, erik ya da keçiboynuzlarının
bolluğundandı. Mevsimine göre böğürtlen, bazen ayva ve elma yetişirdi
imdadımıza. Sokaklarında aç kalınmazdı güzelim Ege’nin o dönemlerde.
Üniversiteye
gidince anladık Diyarbakırlı Ahmed’in tereyağı ile tanışmadan yetişkin olmasını
ya da Batman’lı Alparslan’ın badem diye bir şey duyup da hiç tadına bakmamış,
kokusunu duymamış olmasını. O zaman fark ettik ki dünyada gıda konusunda yokluk
da var, israf da…
16 Ekim 2017 - Dünya Gıda Günü |
Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) her yıl 16 Ekim’i ‘Dünya Gıda Günü’ olarak kutluyor. Ülkemizde ise, Dünya Gıda Gününe
bağlı olarak 9-16 Ekim arasında ‘Gıda
İsrafını Önleme Haftası’ etkinlikleri gerçekleştiriliyor.
Birleşmiş
Milletler tarafından 2017 Dünya Gıda Günü için belirlenen slogan: “Göçün Geleceğini Değiştirin! Gıda Güvenliği
ve Kırsal Kalkınmaya Yatırım Yapın.” şeklinde. Açlık ve yoksulluk göç demek
çünkü. Göç ise güç, zorluk, hastalık ve ölüm bazen…
Dünya
Gıda Günü'nü kutlamak için her yıl yaklaşık 150 ülkede maratonlar ve atletizm
yarışmaları, sergiler, kültürel gösteriler ve konserler gibi çok sayıda
etkinlik düzenlenmekte. Ancak bunlar yeterli mi? Bizce değil… Çocuklarımız
bizlerden daha şanslı, daha bir bolluk ve bereket içinde yaşıyorlar. Ancak
dünyada hala açlık var. Daha kötüsü büyük oranda gıda israfı var. Dünya Gıda Günü
kutlamalarının perde arkasında gerçekleşenler Egeye Dönüş takipçileri gibi
analitik düşünebilen ve biraz da gönül gözü açık olanların görebileceği
cinsten.
Çöpe Giden Gıdalar |
Dünya üzerinde günümüz şartlarında
yaklaşık yedi milyar insan yaşamakta. Erickson ve Vonk (2006) ‘bugünküyle
aynı
fiziki şartlarda dünya üzerinde sadece yüz insan yaşıyor olsaydı’ neler
olacağını ortaya koyan bir çalışma yapmışlar. Söz konusu çalışmaya göre bu 100
kişiden (Erickson & Vonk, 2006) ;
- 83’ü okuma yazma biliyor 17’si ise bilmiyor olacaktı.
- 77 kişinin yağmur ve rüzgârdan korunabileceği bir barınağa sahip olma şansı olurken 33’ü bu şansa sahip olamayacaktı.
- 87 kişinin güvenilir temiz su kaynakları mevcut olurken, 13 kişi bu imkâna sahip olamayacaktı.
- 7 kişi dışında üniversite eğitimi alma şansını yakalayan kimse olmayacaktı.
- 1 kişi açlıktan ölüyor olacak, 15 kişi yeterli beslenemeyecek ve 21 kişi aşırı kilolu olacaktı.
Kocaman bir dünyada 100 kişi için bile
kaynakların paylaşım sorunu ile karşılaşıldığına ve açlıkla ilgili sıkıntılar
aşılamadığına göre, günümüzün kalabalıklaşan dünyasında âdil ve etkin kaynak
kullanımı olmaması ve gıda israfı sebebiyle yaşanan sorunlar kaçınılmaz
görünmekte.
Bugün dünyada her bir bireyin sağlıklı
ve üretken hayat sürmesine yetecek kadar yiyecek bulunmasına rağmen; Birleşmiş
Milletlere göre kronik açlık sorunu dünyada her 9 insandan 1’ini etkilemekte.
Her 9 kişiden 1'i Kronik Açlıktan Etkilenmekte |
Her gece Avrupa kıtasının toplam
nüfusundan daha fazla sayıda insan, yani 800
milyonun üzerinde kişi yatağına aç yatmakta. Yaklaşık yarısı çocuk olan 24
bin insan açlık ya da açlıkla ilgili sorunlardan dolayı hayatını kaybetmekte ki;
bu her sekiz saniyede bir çocuğun ölmesi
demek (UN, The
United Nation Today, 2015) .
Her Gün 800 Milyon İnsan Yatağına Aç Yatıyor |
Sorunun çözümü açısından üretilen
gıdaların israf edilmemesi büyük önem taşımakta, zira Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2016 yılı verileri,
dünya genelinde üretilen gıdaların 3’te 1’inin tüketilmeden çöpe gittiğini
gösteriyor (FAO, 2016) . Bu yılda yaklaşık 1
milyar 300 milyon ton gıdanın çöpe gitmesi demek. Buna göre yaklaşık üretim
bazında sebze ve meyvelerden % 50’si, deniz ürünleri ve balıktan % 35’i,
hububatlardan ise % 30’u henüz tüketilmeden israf edilmekteler (FAO, 2016) . Bu olgu, açlık ve
fakirlik nedeniyle çocuk ölümlerinin yaşandığı bir dünyada, her bireyin
rahatsızlık duyması gereken bir konudur.
Üstelik söz konusu israf aynı zamanda
çevre kirliliğini de tetikliyor. Sera gazı emisyonunu artıran etmenlerle
mücadelenin tüm dünyada önemini artırdığı günümüz koşullarında israf edilip
çöpe giden gıdalar görmezden gelinmemeli. Çünkü gıdaların çürümesi sonucu
ortaya çıkan gazların başında metan gazı geliyor ve metan gazı karbondioksitten
25 kat daha güçlü bir çevre kirletici etkiye sahip (FAO, 2016) .
Çöpe Giden Gıdaların Çürümesi Sonucu Zehirli Gazlar Ortaya Çıkıyor |
25
Eylül 2015 tarihinde Birleşmiş Milletler üyesi 193 devlet, 2030 Sürdürülebilir
Kalkınma Gündemi’nin, 17 Sürdürülebilir
Kalkınma Hedefi'ni kabul etti. 2030 Gündemi, hiçbir ülkenin geri kalmadığı
daha âdil, daha huzurlu bir dünya vizyonu sunmakta ve 17 hedef arasında ‘Yoksullukla Mücadele’ ilk ‘Sıfır Açlık’ (Zero Hunger) ise ikinci
sırada yer almakta.
Dünya
devletleri 2030 yılına kadar ‘Sıfır
Açlık’ olanaklarına kavuşmayı hedefliyor. FAO, ülkelere küresel gıda
sistemini iyileştirmek ve bu amaca ulaşmak için yardımlarda bulunuyor. Bu
konudaki en büyük engel ise bireylerin gıda israfı konusundaki duyarlılık
bilincinin gelişmemiş olması.
17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi |
Dünya
nüfusu istikrarlı bir şekilde büyüyor ve 2050 yılına kadar 9,6 milyara ulaşması
bekleniyor (UN, 2015) . Böyle ağır bir
talebi karşılamak için tarım ve gıda sistemleri, iklim değişikliğinin olumsuz
etkilerine adapte olmalı ve daha esnek, üretken ve sürdürülebilir hale
getirilmeli. Ekosistemlerin ve kırsal nüfusun refahını sağlamak ve emisyonları
azaltmamızın tek yolu gıda israfının önlenmesi gibi görünüyor.
FAO,
daha büyük bir nüfusu beslemek için tarımsal üretimin 2050 yılına kadar
yaklaşık % 60 oranında artması gerektiğini tahmin etmektedir (FAO, 2016) . Ancak sadece üretim
artışıyla sorunun çözülmesini beklemek oldukça zor bir yöntemdir. Bu amaçla da
gıda israfının önlenmesi önem arz etmektedir.
17 Hedefin 2. si "Sıfır Açlık" |
Küreselleşme
ve şehirleşme ile birlikte gıda güvenliği ve gıda israfı sorunlarında artış
gözlenmektedir. Son 10 yılda dünyanın her kıtası için gıda kaynaklı ciddi hastalıklar
ortaya çıkmış ve bu sıklıkla küresel ticaretten kaynaklanmıştır (WHO, 2015) .
Beslenmenin
sağlık üzerindeki etkileri bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır. Dünya Sağlık
Örgütü’ne (DSÖ) göre sağlıklı "besin" dünyadaki tüm bireylerin hakkıdır.
Beslenme Piramidi |
DSÖ
2001 yılında tüm dünyadaki gıda eğitim programlarının temelini oluşturan 3
alanda 5 basit bilgiyi hayata geçirmeye yönelik ‘3 konuda 5 Anahtar’ temalı çalışmayı başlatmıştır. Kısaca ‘3
Beşler’ diye anılan program kapsamında ki 3 ana başlığı, Güvenli Gıdalar, Sağlıklı Beslenme ve Fiziksel Aktivite
oluşturmaktadır. DSÖ’nün bu alandaki Eğitmen Eğitimi Programı
hâlihazırda Güney Afrika ve Tunus'ta pilot olarak uygulanmakta (WHO, 2017) .
Böyle
bir ortamda, bu kadar çabaya rağmen, henüz açlık sorunun çözülememiş olmasından
dolayı sorumluluklarımızı bir kez daha gözden geçirmeliyiz. Sahip olduğumuz
zenginliklerin farkında olarak, gıda tüketimimize, hem sağlık hem de israf
noktasında çeki düzen vermeliyiz.
Egeye Dönüş
bu vesileyle; tüm ürün aşamalarında toplumsal sorumluluklarına uyarak, sağlıklı
ve hijyenik üretim şartlarına özen göstereceğine, gıda israfının önüne geçilmesi
konusunda gerekli hassasiyeti sergileyeceğine dair siz takipçilerine bir kez
daha söz verir…
Sağlıkla,
Mutlulukla, Hoşçakalın…
Kaleme alan: Hüsnü Egemen ABİRDÂN
Yorumlar
Yorum Gönder