KOKU-RUH İLİŞKİSİ (2)

RUH    : - “HOŞGELDİNİZ”
KOKU  : - “HOŞBULDUK”

“Denedim, tenime uydu, hoşuma gitti aldım.” derler parfüm nihaî tüketicilerinin birçoğu. Oysa vâkıa böyle değildir.

İnsanız; hayatımızdaki her an, hem bizim haricimizde kaydediliyor hem de kendi âlemimizde. Ve yaşadığımız her hâdise, girift biçimde birbiriyle alâkadar. Öyle ki, çok uzaklarda cereyan eden olumlu/olumsuz birçok olay, ruhumuzun yanı başında bizi çok yakından etkileyebiliyor.

“Kokudan başlayıp, ruhla neticelenen bir girizgâh. Birbirinden ne kadar uzak” mırıldanmalarını duyar gibi oluyorum. Düz mantıkla yaklaşıldığında doğru, aslında çok da benzer konular değil. Ama biraz analitik ve derin düşünüldüğünde etle kemik kadar yakın olduğunu göreceksiniz. Nasıl mı?...

Koku ve Ruh Ayrıl(a)maz İkilidirler

Arama motorlarından herhangi birine “koku, kokunun tarihçesi vs.” tarzında bir şeyler yazdığınızda önünüze binlerce belki milyonlarca veri yığını geliyor. Birbiriyle hemen hemen aynı, ansiklopedik bilgi kümesi… Oturup başında birkaç saat geçirdiğinizde, size çok rahatlıkla mükemmele yakın bir sunum yaptırabilecek muazzam bilgiler.. Kokudan hiç anlamayan ya da (b)ilgisi olmayan muhatabınızı ya da bu araştırmayı yapan “sizi” , küçük bir parfümör (koku eksperi de diyorlar) yapabilecek kadar dolu dolu (!) bilgiler.. Evet zâhir, dış görünüm, elbise, sûret tamam.. Peki ya bâtın, iç görünüm, ruh, sîret?

Yukarıda rutinin dışına çıkan kelimeler ve kavramlarla karşılaştığınızı düşünüyorsanız, yazımız buraya kadar görevini ifâ etmiş demektir. Çünkü bu yazıda niyetimiz; marka, kutu, şişe; valf, kapak, parfümün rengi vs. değil, işin özü, hammaddesi, algısı, his ve ruhu olacaktır.

Koku, Bir Şişeye Hapsolmayacak Kadar Derin Anlamlar İçerir

Koku, ruhun hammaddelerinden birisidir. Belki biraz mistik olacak ama, bu hammadde işlenip mâmül haline geldiğinde, kişi “işte tam da bu benim kokum” deyip, o kokuyu satın alır. Zira o koku, tenine, saç rengine, burcuna, kimliğine kısacası ruhuna tam anlamıyla oturan bir “hammaddedir”. Yine rutin kulvarın biraz dışına çıkalım; koku aslında baharatlı, şekerimsi, odunsu ya da oryantal değildir. Koku “sen” dir. Sen neysen koku odur. Herhalde koku-ruh ilişkisi biraz olsun kafamızda şekillenmiştir. Kokladığında, soyutlanıyorsan bu dünyadan, bir kez daha içine çekme arzusu hissedip, iliklerin hissediyorsa o kokuyu aman dikkat! Muhtemelen ruhunun kokusunu bulmak üzeresin. 21 gramlık (ölçmüşler!) ruhunun hafifliğine indirgiyorsa koku seni, bil ki çok daha yakınsın kokuna. O yüzden kokuyu denerken, mümkünse arkadaşınla birlikte dene. Gözlerini kapat. Parfümün / esansın, markasını unut, rengini görme, şişesine bakma eline alma, sadece arkadaşın kokuyu tuşlasın ve senin burnuna yaklaştırsın. Ve kokuyu iliklerine kadar çek, eğer ulaşmıyorsa ilik uçlarına, unut gitsin. Götürmüyorsa seni diyar-ı aslîne, boşver. Hele inmediysen 21 grama, kesin yanlış kokudasın. Bu kadar girift işte, koku-ruh ilişkisi. Şişeyi alıp, pıspıslamak değilmiş parfüm kullanmak.

Koku Bedene Sürülür (sıkılır) Ama Ruhu Kokutur


Kaleme Alan: Attarzâde


Yorumlar