Bütün
dünyada ortak payda olan bir kavram düşünsek akla ne gelir? Toplumun her
katmanının, eğitim ve gelir düzeyi ne olursa olsun tüm bireylerin, neredeyse
her gün, mutlaka belirli miktarlarda tükettiği tek gıda ekmek olsa gerektir…
Belki hava ve su dışında bu tanıma uyan başka bir alternatif bulmak da oldukça
güçtür. İşte bu yüzden İbrahîmi dinlerin üçü de ekmeği kutsamıştır.
Ortak Paydamız; Ekmek |
Nasıl
bir Anadolu genci yere düşmüş ekmeği alıp, öpüp başına götürüyorsa,
Hristiyanlar Hz. İsa’nın vücudunu simgeleyen ekmek ve kanını simgeleyen şarap
ritüeliyle bu kutsamayı ifade ederler. Zira Hristiyan inanışına göre son
yemeğinde Hz. İsa havarileriyle birlikte ekmek ve şarap tüketmiştir.
Hristiyan İnanışının Önemli Ritüellerinden Ekmek ve Şarap |
Musevi
inanışına göre Mısırdaki ataları öyle zor şartlarda çalıştırılmıştır ki,
ekmeğin hamurunun mayalanmasına bile zamanları olmamıştır. Ekmeği hep
mayalanmamış olarak tükettikleri geçmişteki kölelik günlerinden kurtuluşlarını Pesah (Hamursuz Bayramı) ile kutlayan
Museviler, Pesah için gereken yiyecekleri temin etmekte zorlanan kişiler için
Maot Hitim (Buğday Parası) denilen
bir yardım yaparak kutsar ekmeği ve buğdayı (Şalom, 2017) .
Kutsal Tane; Buğday |
Yabani buğday MÖ 9 bin yılları civarında ehlileşirken (Kuter, 2015) , gerçekte
insanoğlunun toprağa bağımlılığını ve tarihte bilinen ilk büyük devrimi
doğurmuştur. Türkiye Fırıncılar Federasyonu Başkanı Halil İbrahim Balcı’nın
ifadesine göre günümüzde buğday dünya nüfusunun % 35’inin geçim kaynağıdır (TFF, 2017) .
MÖ. 4300 yıllarında
değirmencilik ve fırıncılık sanatının icra edildiği, yapılan kazılarla elde
edilen bulgulardan anlaşılmaktadır. Yapılan araştırmalardan elde edilen
bilgiler MÖ. 4 bin yıllarında Babil’de özel fırınlarda ekmek pişirmeyi
bildikleri görülmektedir. MÖ. 2600 yıllarında Eski Mısırlılar, buğday unu ve su
karışımından elde edilen hamura maya kattıklarında ekmeğin daha yumuşak, daha
kabarık olduğunun farkına varmalarıyla ekmek mayalı olarak tüketilmeye başlanmıştır (TFF, 2017) .
Ekmek Çeşitleri |
Günümüzde ekmeğin manevi değeri
tartışmasızken, dönem dönem maddi değeri de ilginç şekilde ön plana çıkmıştır.
4 bin yıl önce 4 ekmeğe bir köle, 18 ekmeğe bir ev satın alınabildiği
bilinmektedir (Halk Ekmek, 2011) .
Ekmek yapımı Eski Yunan'da
gerçek bir sanat haline gelmiştir desek mübalağa etmiş olmayız. 3. yy’da
Atina'da her biri farklı yöntemlerle yapılan 72 çeşit ekmek üretilmekteydi (www.bugday.org, 2004) . Ege kıyılarında
bugün için de sayılamayacak kadar çok çeşnili ekmek tüketimi devam etmektedir.
Zeytinlisinden, cevizlisine, haşhaşlısından, tatlı mayalısına birçok ekmek
çeşidi gönlü ve yüzü Egeye Dönüş yapanlarca sofralarda kullanılmaktadır.
Çarşı fırınlarının varlığı Roma dönemine kadar eskiye
gitmektedir (Şavkay, 2000) . MÖ 312 yılında
Roma’da 254 adet ekmek fırını vardı ve ürün gramajı ve fiyat kanunlarla
belirlenmekteydi (TFF, 2017).
Türkler Orta Asya bozkırlarında ekmeği davetlerde
tüketmekteydi. Genellikle yufka ekmeğinin yaygın olduğu Orta Asya günlerinden
sonra, günümüzdeki gibi her yemeğin yanında ekmek tüketilmeye başlanması süreci
Anadolu Selçuklu Devleti dönemine rast gelmektedir (Kızıldemir, Öztürk, & Sarıışık, 2014) .
İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmed’in
İstanbul belediye başkanlığına tayin ettiği Hızır Bey Çelebinin ilk icraatı;
ekmekçi esnafının temizliğe riayet etmesini sağlamak, hamura hile
karıştırılmasına engel olmak ve çıkarılan ekmekten hiç kimsenin şikâyetçi
olmamasını temin etmek olmuştur. Evliya Çelebi Seyahatnâme’sinde tam 3 ay
bayatlamayan ekmek üretildiğinden bahsetmektedir (www.uncusaim.com.tr, 2017) .
Banmak; En Keyifli Ekmek Eylemlerinden Birisidir |
Ekmek temel gıda maddeleri arasında en önde gelenidir.
Çünkü dünya ülkelerinin % 53’ünde ekmek, alınan toplam kalorinin % 50’sini, %
87’sinde ise alınan kalorinin % 30’undan fazlasının kaynağıdır. Ekmeğin oldukça
az tüketildiği iddia edilen Batı Avrupa Ülkeleri’nde bile alınan proteinin %
30’u, karbonhidratların, % 50’si ekmekten sağlanmaktadır (Halk Ekmek, 2011) .
Ekmek başat gıdadır. Diğerlerinin hepsi sadece ekmeğe
katık olmak içindir. Bu kadar önemli ve değerli bir gıda maddesine sahip
olduğumuz için ne kadar şanslı olduğumuzu değerlendirirken, eşsiz bir iftar
ziyafeti tarifi sunarak Egeye Dönüş hikâyemize devam edelim.
Malzemeler;
öncelikle sıcacık çörekotlu bir ramazan pidesi. Soğuk sıkım halis Ege zeytinyağı. Nar ekşisi, kırmızı toz biber, kekik ve arzu ettiğiniz başka
baharatlar.
Hazırlanışı; zeytinyağına baharatlar ve nar ekşisini ilave edip,
sıcacık pideyi içine daldırın efendim… Afiyetler Olsun…
Kaleme alan: Hüsnü Egemen ABİRDÂN
Yorumlar
Yorum Gönder