Çinliler
iyi bir çay yaprağını; “Tatar atlılarının çizmeleri gibi kara, güçlü bir öküzün
boynuzları gibi kıvrımlı, tatlı bir meltemin dokunduğu göl kadar parlak” diye
tanımlamışlardır. Avusturyalı Peter Altenberg (1913) ise çayı ‘Ruh Banyosu’
olarak adlandırmıştır (Üstün & Demirci, 2013) .
Bizim
için çay neyi ifade eder? Kapatın gözlerinizi, koklayın bardağınızdaki çayı…
Çay ile demlenmek, çay ile dinlenmek için hazır mısınız?
Kimi
zaman ısıtmak için içimizi bir bahanedir bir bardak çay… İnce belli bardaklarda
sunulan kimi zaman samimiyet kimi zaman zarafettir. Kimimiz dinçleşmek kimimiz
dinginlik için tercih ederiz çayı. Ama illa ki sohbettir, yarenliktir; bazen
yalnızlıktır, hüzündür ama çoğu zaman sevmektir, aşk ile paylaşmaktır, geçmişte
bir melodi, gelecekte bir dem rakstır çay…
Muhabbetin Hammaddesi; Çay |
Çay
dünya çapında sudan sonra en çok tüketilen sıvıdır (Özcan & Yazıcıoğlu, 2013) . Faslılar nane ile
birleştirerek demler ve içine sonradan şeker atılmasını ayıp kabul eder;
İngilizler beş çayı adıyla anar ve Japonlar kadar olmasa da bir tören havasında
içer çayı. Çinliler ilaç olarak, Hintliler süt katarak, Fransızlar yanında
küçük bir şekerleme ikram ederek tüketirler çayı. Türkler ise çayla yaşar, neredeyse
çayla nefes alır. Sabah kahvaltısında, esnaf ziyaretinde, ikindi vakti ya da
akşam yemeği sonrası, çayın belli bir zamanı yoktur, çay aşktır çünkü Türk
toplumunda. Bir Türk çayla birlikte olgunlaşır adeta.
Ortak Dil; Çay |
2
buçuk dakika kaynatılan çay uyarıcı, 5 dakika kaynatılan ise sakinleştirici
özelliktedir (Aykaç, Uzun, & Özçelikay, 2014) . Oysa biz Türkler
çay ile demlenir, çay ile kavruluruz saatlerce. Bizi dünyanın kalanından ayıran
da bu olsa gerektir. Böylelikle burukluğu artar çayın, el işçiliği ile nakış
nakış işlenmiş olan bakır semaverde demlenmesi ve sunumunda su ile seyreltilip
güler yüzle sunulmasından mıdır bilinmez, bir bardak kesmez tiryakiyi hiçbir
zaman. Misafirlikte çoğunlukla keyif çayı üstüne bir ‘Hatır Çayı’ ilave edilip,
son olarak da bir bardak ‘Zor Çayı’ ile bitirilir çay seremonisi.
İnsanlarca
yaklaşık 5 bin yıldır ‘Camellia Sinensis’ yani bildiğimiz çay tüketilmektedir.
Çin tıbbının 3 efsane İmparatorundan birisi olan Shen Nung MÖ. 2737 yılında
tesadüfen kaynamakta olan suyun içine düşen çay yapraklarının aromatik ve hoş
renkli bir hal aldığını görmüştür. Shen Nung’un 365 ilacın etkilerini tarif
ettiği ilk şifalı bitkiler kitabı (günümüz fitoterapi bilimi) ‘Pen T-Sao’ (MÖ.
2800) da bahsi geçen bitkilerden birisi de çaydır (Üstün & Demirci, 2013) . Çince kaynaklarda
“Ç’a” ya da “t’e” adıyla geçtiği için tüm dünyada çay bugün “Tea” diye
anılmaktadır (Kurt & Hacıoğlu, 2013) .
Çin Usulü Çay Demleme |
Çin dünyanın en büyük çay üreticisi iken ülkemiz dünya çay üretiminde 2012 yılı itibariyle 5. sıradadır
Türkiye
çayın anavatanı olmadığı gibi ideal ekim alanı olma açısından da olumsuzluklar
gösteren coğrafi ve iklim şartlarına sahiptir. Bu yüzden ülke olarak çay ekim
alanımız oldukça sınırlıdır (Kurt & Hacıoğlu, 2013) . Çay daha çok tropik
ve subtropik iklimin görüldüğü coğrafyalarda yetişmektedir (Özcan & Yazıcıoğlu, 2013) . ÇAYKUR Genel Müdürü
İmdat Sütlüoğlu’na (2016) göre dünyada üzerine kar yağan tek çay Türkiye’de yetişen
çaydır (www.milliyet.com.tr, 2016) .
Üzerine Kar Yağan Tek Çay; Türk Çayı |
Türkiye
iklim şartları sebebiyle çay üretiminde kimyasalların kullanılmadığı başta
gelen ülkelerden birisidir (Kurt & Hacıoğlu, 2013) . Çayımıza lezzetini veren
de bu olsa gerektir. Zira kar altında kalan her bitkinin daha lezzetli olması
ve daha sağlıklı gelişmesi çay ağaçlarında da kendisini göstermektedir. Aynı
zamanda çay zararlıları da bu ortamda yaşayamadıklarından daha doğal ve
sağlıklı bir bitkisel gelişim söz konusu olmaktadır.
Dünya Kişi Başı Çay Tüketim Haritası (Ferdman,2014) |
Dünyada
miktar olarak en çok çay tüketilen ülke Çin olarak görünse de Euromonitor ve
Dünya Bankası verilerinden elde edilen 2014 yılı bilgileri Türkiye’nin kişi
başı çay tüketiminde dünya birincisi olduğunu göstermektedir (Ferdman, 2014) . TÜİK (2012)
rakamlarına göre ülkemizde kişi başı çay tüketimi 3,4 kg’dır (Aykaç vd., 2014).
Gazi
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden Prof. Dr. İlkay Erdoğan Orhan’a göre
(2016) dünyada günlük 3 milyar bardak çay tüketilirken bunun yaklaşık 245
milyon bardağı ülkemizde tüketilmektedir.Türkiye, yılda kişi başı ortalama bin 240
bardak çay tüketimi ile dünyada en çok çay tüketilen ülkedir (www.milliyet.com.tr, 2016) .
Prof. Dr. İlkay Erdoğan Orhan |
Çay
keyif olduğu kadar aynı zamanda şifadır. Yogeshwer’e (2007) göre çay A,K,C,B
vitamini, beta-Karoten ve az miktarda florür içermektedir. Bunların yanında
kafein, proteinler, amino asitler, karbonhidratlar, lipidler ve mineraller
yönünden de zengin bir bileşimi vardır (Üstün & Demirci, 2013) . Üstelik çayın
içinde bulunan ve insana dinginlik, dinlenmişlik hissi veren kafein miktarının,
kahveye göre daha sağlıklı olduğu bilinmektedir (Kurt & Hacıoğlu, 2013) .
Dünyanın
en nadide ve en pahalı çayı olarak bilinen ‘Beyaz Çay’ aynı zamanda antioksidan
dengesi açısından en zengin içeriğe sahip olan çaydır. Beyaz çayda bulunan
‘Flavonidler’ kanser hücrelerine karşı etkiliyken, ‘Kateşinler’ kolestrolü
düşürmektedir. Yetişkin bir insanın günlük sıvı ihtiyacının (yaklaşık 2 buçuk
litre) yarısını çaydan karşılaması tavsiye edilmektedir (Üstün & Demirci, 2013) .
Birçok
kaynakta Türklerin Orta Asya’dan bu yana çay tükettiği bilgisi yer almaktadır.
Çinlilerle tarih boyunca birlikteliğimiz düşünülürse bu pek de boş sayılmayacak
bir iddia gibi görünmektedir. Bunun yanında bir başka görüşe göre, çay içen ilk
Türk olarak Hoca Ahmed Yesevi’nin (d.1093-ö.1166) adı geçmektedir. Abdül’l
Kayyum Nasıri’nin (1825-1902) ‘Fevakihü’l Cülesa’ adlı eserinde Hoca Ahmed Yesevi’nin
misafir olduğu komşusunda ikram edilen çayın sağlığı için faydalı olduğunu
görüp; şifa niyetiyle içilmesi için dua ettiği belirtilmektedir (Üstün & Demirci, 2013) .
Çay Keyiftir |
Egeye Dönüş ekibi olarak şifalı ve dualı olduğuna inanılan çayın hikâyesinin birkaç sayfaya sığdırılamayacak kadar derin olduğunun farkındayız. Ancak mutfağa gidip bir kocaman demlik çay hazırlamanın daha fazla gecikmemesi açısından, çay bahsini şu son sözle kapatmak arzusundayız.
Dünyadaki çayın en güzeli Rize’de
yetişir, aşk ile pişirilip, servis edilen en keyiflisi ise Ege’de içilir.
Afiyetle
Kalın…
Kaleme alan: Hüsnü Egemen ABİRDÂN
Yorumlar
Yorum Gönder