DİLEK YARIMADASI MİLLÎ PARKI

3S’yi aramak için yola düşenlere Ege’nin ne denli cömert davrandığını anlatmak için insanın elinin kalem tutması yeterli değil. Sessiz, Sade, Sakin diye formülize edip, 3S ile ifade ettiğimiz lokasyonlar arasında tarihiyle, doğasıyla, endemik yapısıyla ve görsel çeşitliliğiyle en çok ön plana çıkanlardan birisi Kuşadası yakınlarında yer alan yeryüzü cenneti, "Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Millî Parkı".

Millî Park Girişi

Millî Park bölgesi yaz aylarında turizmin gözde mekânlarından olmasından, bir tür insan seli ile işgal ediliyor olsa da; biraz zahmet çekip, biraz da erken kalkmayı göze alırsanız, bâkir koylarıyla ve tertemiz denizi ile sırlarını açmak için sizi bekliyor.

Millî Park’a girer girmez genelde herkesin yaptığı gibi ilk koy olan İçmeler Koyu’na tepeden bir bakıp, kum ve denizin güzelliğine kanarsanız, ilerleyen koylardaki güzellikleri göremezsiniz. Toplam olarak 27 bin 675 hektar alandan oluşan Millî Park (Bekdemir & Sezer, 2008), her köşesi keşfedilmeyi bekleyen ayrı bir güzellikle, size biraz çaba harcamanız gerektiğini hatırlatıyor.

İçmeler Koyu-1

İçmeler Koyu-2

Uluslar arası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği’nin (IUCN) yaptığı ‘Millî Park’ tanımlaması oldukça geniş ve uzun olsa da bu tanımlama içerisinde öne çıkan unsurlar Dilek Yarımadası Millî Parkı için tüm yönleriyle sağlanıyor. IUCN’nin; insan işgali ve işletmesiyle fiziki yapısı değişime uğramamış, ülkenin en yetkili otoritelerinin, tüm alanın işgalini ve kötü kullanılmasını olanaklar ölçüsünde önlemeye çalıştığı, bir ya da birkaç ekosistemiyle bitki ve hayvan türlerine kucak açan, peyzajın olağanüstü güzellik taşıdığı alanlar (Bekdemir, Elmacı, & Sezer, Turizmin Kıskacında Bir Doğa Koruma Alanı: Dilek Yarım Adası-Büyük Menderes Deltası Millî Parkı, 2010), diyerek tanımladığı Millî Parklar arasında belki de bu tanımları en çok hak edeni Dilek Yarımadası Millî Parkı.

Bu güzellikleri keşfetmeye kıvrıla döne giden tatlı virajlarla süslenmiş yolda başlıyorsunuz. Bir tarafta turkuaz, mavi ve lacivertin tüm tonları ile Samos Adası silüetinin süslediği bu yolda, diğer tarafta yer alan dağlık bölüm adaçayı, katırtırnağı, yabani zeytin ve armut ağaçlarıyla süslü. Biraz daha ilerlediğiniz vakit karşınıza dallarında sallanan keçiboynuzları çıkmakta. Eğer sonbahara denk gelen bir ziyaret söz konusu olursa mutlaka arabanızı durdurup Dağ Çileklerinin tadına bakmalısınız. Ama bunu yaparken kendinizi kaptırıp ağaçtaki meyvelerin tamamını yemeye kalkmayın, kuşların hakkını unutmayın. :)

Samos'ta Gün Batımı

Dağ Çileği

Yabani Armut Ağacı

Yabani Keçiboynuzu

Manzarası cömert bu yolda, birkaç yere ‘Seyir Terasları’ yerleştirilmiş. Bu noktalar doyumsuz manzarayı ölümsüzleştirmek isteyen fotoğraf tutkunları için çok cazip. Öz-çekim tutkunu gençlerin de gözde mekânları olan bu alanlar doğal ortama uygun olarak ahşaptan yapılmış ve 2017 yılında tamamıyla yenilenmiş.

Millî Park yaz aylarında denizden tekne turları ile de keşfedilebiliyor. Böylelikle karadan ulaşım imkânı olmayan bazı koyların bâkir güzelliklerini görüp, denizinden yararlanmak mümkün oluyor. Tekne gezileri sırasında Samos ve Bayrak Adaları’nı da yakından görme imkânı doğduğu için bu geziler tercih ediliyor.

Deniz ve Samos Manzarası

Bayrak Adası yarımadanın en uç noktasında yıllarca denizcilerin gözü olmuş deniz feneri ile meşhurdur. Türkiye karasularına giriş yapan deniz araçlarının ilk olarak karşılaştığı şey Bayrak Adası’nın deniz feneridir. Kayalık bir kara parçası olduğu için açıldığı 1949 yılından itibaren, 1980’lere kadar mahrumiyet bölgesi olarak görülmüş (EKOSOD, 2017b) ve görevli aileye yiyecek ve su, anakaradan gönderilmek zorunda kalmıştır. O tarihten sonra ise gelişen teknoloji, feneri atıl bıraktığından, maalesef günümüzde etrafından geçen gezi tekneleri dışında terk edilmiş durumdadır.

Millî Park alanı içerisinde ilerleyenler ikinci olarak Aydınlık Koyu ile karşılaşıyorlar. Konuklarına şezlong, şemsiye, duş ve restoran olanağı sunan bu koy, denize yakın çam ağaçları altında piknik imkânı da sağlıyor. Aydınlık Koyu'nda sahil ve deniz taşlık olduğu için olsa gerek İçmeler Koyu’na göre bu bölge biraz daha sakin.

Endemik bitkiler ve deniz canlıları ile süslenmiş olan Millî Park içinde en çok tercih edilen bölümlerin birisi de “Kalamaki” adlı koy. Kavaklı Burun adıyla da anılan bu koy özellikle geniş bir alanda piknik yapma imkânı ile günübirlikçilerin gözdesi. Zira burası devasa çam ağaçları altında gölge ve ferah bir alan olması yanında, çeşmeleri, soyunma kabinleri ve duş, WC gibi tercih edilme sebepleri yönünden zengin bir alan.

Karasu Koyu olarak adlandırılan son koy Millî Park’ın Samos Adası’na en yakın ziyaret edilebilir bölgesi. Çünkü buradan sonrası askerî bölge olduğu için ziyaret yasağı var.

Millî Park alanında Yunusları ve Akdeniz Foklarını görebilmek için hala çok geç kalmış olmasanız da eskisi gibi her an karşınıza çıkmıyorlar. Tepeli Pelikanların nesli tükenmeden görülmesi için, sabırlı ve zaman sıkıntısı olmayanların şansı halen devam etmekte. Doğa Koruma ve Millî Parkların kış sayımında Büyük Menderes Deltası’nda 153 adet Tepeli Pelikan tespit edilmiştir (EKOSOD, 2017a). Fakat bunun yanında yaban domuzlarını elinizle besleyebilecek kadar insanlar ile iç içe görebilmeniz mümkün. Yalnız dikkatli olmanız gereken konu yaban domuzları insana o kadar alışmış ki, sahipsiz çanta ve poşetleri kurcalamaktan geri durmuyorlar. Bu açıdan dikkatli olup eşyalarınızı uzun süre başıboş bırakmamalısınız.

Tepeli Pelikan-1

Tepeli Pelikan-2

Özellikle Kavaklı Burun ve Karasu Koyları arasında yer alan 2 km.lik yürüyüş parkuru, florasıyla anlatılmaz bir güzellik sunuyor. Meraklıları böğürtlenlerin tadına bakmak, ya da sakız ağaçlarının yapraklarından damla sakızı aromasını koklamak için bu alanı yürüyerek geçme zahmetine katlanmalı. Millî Park’ta yapılan çalışmalar burada 95 bitki ailesine ait olmak üzere toplam 804 bitki türü yaşadığını ortaya koyuyor. Bunların içinden 33 tanesi endemik bitki türüyken; 13 tanesi ise nadir endemik olarak belirtiliyor (Egeli Gezgin Ege, 2013).

Yürüyüş yolundaki yemyeşil bitki örtüsü arasında yürürken, makilikler yanında, menengeç, palamut ve çınar gibi devasa ağaçlar arasından yüzünü gösteren Ege Denizi tam bir fotoğraf cennetinde olduğunuz duygusu verebilir. Deklanşörünüze kuvvet…

Millî Park alanında yaşayan vahşi bir kedi cinsi olan Karakulak ve Yılkı Atları ise ancak bilim adamları ya da araştırmacılar tarafından uzunca çaba harcayarak gözlemlenebilecek varlıklar. Nesli tükenmekte olan Karakulaklar yaklaşık on yıl kadar önce foto-kapan kurularak çift halinde fotoğraflandığında hayvan severlere heyecan ve mutluluk vermişti.

Karakulak-1

Karakulak-2

Yılkı Atları

Bunun yanında yapılan araştırmalarda neslinin tükendiği ortaya çıkan Asya Parsı’nın son gözlemlendiği yer yine Dilek Yarımadası Milli Parkı’dır. 1974 yılından bu yana izi sürülemeyen Pars (Derin, 2012) ile ilgili olarak yüzerek Samos Adası’na geçebildiği bilgisi vardır. Günümüzde Samos’ta bir müzede doldurulmuş olarak sergilenmektedir. Bunun yanında aşağıdaki resimde yer alan Pars, Ankara MTA Tabiat Tarihi Müzesi’nde sergilenmektedir (Derin, 2012).

Ankara MTA Tabiat Tarihi Müzesi’nde Sergilenen Asya Parsı


Kuşadası civarında bunun dışında birkaç yazıya daha konu olacak kadar çok alternatif rotamız olacak… Ancak sadece denizi için değil, saydığımız zenginlikler için de, Dilek Yarımadası Millî Parkı öncelikli rota olarak Egeye Dönüş penceresinden anlatılmaya değer bulundu. Millî Park’ın hemen dışında, Samos manzarasına karşı güneşi batırırken içilen bir fincan kahvenin sizi götüreceği uzak diyarlar olabilir. Ege’de mutluluk dört mevsim… Sizi de bekleriz…

Kaleme Alan: Hüsnü Egemen ABİRDÂN

Yorumlar

  1. Çok teşekkür ederiz böylesine güzel yerleri böyle güzel bir anlatımla bize ulaştırdığınız için

    YanıtlaSil
  2. Rica ederiz.:) Asıl vakit ayırıp, okuduğunuz ve hatta geri bildirim yaptığınız için biz size teşekkür ederiz. Ege'den selamlar...

    YanıtlaSil
  3. emeğinize sağlık..Allah bu cennet misal vatanımızda böyle yerleri gezebilip hakkını da gerçekten verebilmeyi nasip etsin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel dilek ve dualarınıza biz de katılıyor ve Âmin diyoruz.

      Sil

Yorum Gönder