BAK! KARGA "GAAK" DEDİ...

"Bağteten olmuş iken tûtî gurâba hem-nişîn
Yine şekvâyı gurâb eyler garâbet bundadır."
(Nev'î)

Divan şairi Nev-î’nin yukarıdaki dizeleri şuna benzer bir anlam ifade etmekte; "Kaderin cilvesiyle savrulan bir papağan ile bir karga, aynı kafese girse, bundan ilk şikâyet edenin karga olması ne garip değil midir?"

Özgürlüğüne düşkün, başıboş dolaşmaya alışkın karganın şikâyeti, kafese hapsolmaktan mıdır? Yoksa kafeste, süslü-püslü, biraz da kendini beğenmiş papağanın, hal ve tavrından mıdır bilinmez... Ancak verilen örneğin papağan ve karga üzerinden olması boşuna değildir. Zira kuşlar arasında en büyük beyin/vücut oranına sahip olduğu söylenen kargalar (Baidya, 2016), beyinlerini oldukça iyi kullanabildikleri için, bazı cinsleri papağanlar gibi konuşma yetisi kazanabilen nâdir kuşlardan olarak anılır (Çolak, 2014, s. 455).

Kargaların ülkemizde yaşayan 10 cinsinin olduğu söylenmektedir. Bunlardan 8'i yaygın olmakla birlikte, 2'si az rastlanan türdendir. (Kurt, 2012). Ülkemizde rengi siyah olmayan kargaların var olması yanında (aşağıda resmini gördüğünüz ‘Alakarga’ gibi), çok çeşitli boy ve büyüklüklerde kargalar yaşamaktadır.

Ala Karga-1

Kargalar doğada ortalama 15 yıl civarı bir ömür sürerlerken, Antik Yunan ve Roma kültüründe uzun ömrün sembolü olarak gösterilmişlerdir. Bazı kaynaklarda kargaların ömürlerinin insan ömrünün 9 katı olduğuna dair açıklamalar vardır. Kargaların kuzgun denilen türlerinin 200-400 yıl yaşadığı bilinmektedir (www.kuslar.gen.tr, 2014).

Kargaların diğer kuşlardan en bariz farkı kursaklarının olmamasıdır (Pala, 1963, s. 50). Bu sebeple kargalar yemek seçmezler, buldukları her şeyi yiyebilirler. Kargaların diğer kuşlardan farklı oldukları bir başka önemli konu da gelişmiş beyin yapıları ve güçlü ön bellekleridir. Tek eşli bir hayat sürüp, sosyal iletişim (birbirleriyle konuşabilme) ve işbirliği halinde yaşamaları, alet kullanabilmeleri bunun örneklerindendir (Baidya, 2016).

Kargalar Tek Eşli Yaşar

Kargalar Alet Kullanabilirler

Kargaların daha akıllı olmaları, bilim dünyası için de gözlem ve inceleme konusu olmuştur. Seattle’da yapılan bir deney de bu alanda ilginç sonuçları ile dikkat çekmektedir. Üniversite kampüsünde, 7 denek karganın yakalanarak etiketlenmesiyle başlayan bu deneyde, araştırmacılar çeşitli maskeler takarak, kargaların yüzleri tanıyıp, tanıyamayacağını test etmişlerdir. Bazı maskeleri takan araştırmacıların kargaları rahatsız edecek davranışlar sergilemesi üzerine, tahmin edeceğiniz gibi kargalar, kısa süre sonra kötü adamları tanımaya başlamışlardır. İşin daha da ilginç yanı, kısa süre sonra, kampüsteki her karga, hangi maskelerin sorun yarattığını biliyor hale gelmiştir (Dietle, 2011). Bu deneyin aradan iki yıl geçtikten sonra tekrarlandığına, kargaların hala maskeleri tanıyıp tepki verdiğini düşünürseniz, hafıza anlamında ne kadar akıllı olduklarını da anlamış olursunuz (Baidya, 2016)Böylelikle kargaların bilgiye sahip olması yanında bilgiyi birbirlerine iletmesinin de mümkün olduğu anlaşılmıştır. Bu ancak bir dil kullanmak ile mümkün olacağı için, kargaların sosyal iletişim esnasında birbirleriyle konuşabildiklerini iddia etmek mümkündür.

Kargalar Konuşabilir

Aynı dilsel etkileşimi kargaların farklı gözlemleriyle de elde etmek mümkündür. Örneğin bir karganın kuluçkaya yatması durumunda, yumurtalar sadece anne karga tarafından değil, diğerlerince de gözlemlenip koruma altına alınmaktadır. Hatta çocukluğunuza dönüp düşünün, eğer bir karga yavrusu yuvadan düştü ise, diğerleri etrafına toplanarak ona kimsenin yaklaşmasına müsaade etmezlerdi. O esnada attıkları çığlıkların korkunç olduğunu da hatırlarsınız herhalde…

Bu ilginç mavi gözlü kuşlar (bazı cinslerin gözleri mavidir, aşağıdaki resimde bunu görebilirsiniz) pek çok kültürde siyah renginden dolayı olsa gerek, uğursuzluk ve ölümü çağrıştırdığından sevilmemiştir. Arap dilinde gurbet, yolculuk, uzak kalma anlamlarına yakın bir kelime olan ‘gurâb’ sözcüğü ile anılan kargalar, İslamiyet öncesi Türk toplumlarının aksine, sevilmeyen hayvanlardandır.

Mavi Gözlü Karga

Türk tarihinde ‘Kurt ile Karga’ kurtarıcı ve kutsal hayvanlardır. Kurt, Türk Hânını kurtarırken, karga da ağzındaki et ile ona hayat vermiştir. Hun döneminden önce Proto-Türkler olarak adlandırılan Vusunları anlatan bir anlatı da olay bu şekliyle geçmektedir. Bu vakıa Çin yıllıklarında kayıtlıdır (Özbaş, 2010, s. 58). Oyrat Moğolları'nın kahramanlık destanı Jangar’da, destanın kahramanı Jangar, iki yaşındayken bozkırda terk edilmiş, dişi bir kurt, sütünü emmesine izin vermiş ve bir karga da ona yemesi için gıda getirmiştir (Özbaş, 2010, s. 59). Göktürklerde ‘karga’ kutsal bir kuş–totem olmuştur. Bunun sonucu olarak Göktürklerde karga; sonsuzluğun, tokluğun, derin düşünceliliğin sembolüdür (Bogenbayev & Calmirza, 2014, s. 74).

Eski Çin’de ve Çular’da bazı yırtıcı kuşların gök tanrısını temsil ettiği, Türklerde ise gök tanrısının kuşunun bir çeşit karga olan kuzgun olduğu belirtilmektedir (Özbaş, 2010, s. 60). Günümüz Kazakistan kültüründe de karga kelimesi bir yakınlık ve sevgi ifadesi olarak yer almaktadır. Kazak Türkçesinde karga adım yer’; "çok yakın yer" anlamındadır. Kazaklar en yakın oldukları insanlara ‘karğam’, ‘karğacım’ diye hitap ederler (Bogenbayev & Calmirza, 2014, s. 74).

Türkler, İslâm dini ile tanıştıktan sonra (belki de Arap kültürünün etkisiyle), toplumsal hayatta karga, olumsuz olarak anılmaya başlanmıştır. Aslında Kur’ân-ı Kerîm’e göre (Mâide Sûresi) Habîl’i öldüren Kâbil’e kardeşini gömmeyi öğreten kuş; kargadır (Çolak, 2014, s. 455). Fakat aklını kullanma yönünden insana örnek teşkil ederek ayetlere girmiş olan karga, yerleşik kültürdeki inançların engelini aşamamıştır. Bir rivâyete göre Hz. Nuh, tufandan sonra suların çekilip çekilmediğini bilmek için kargayı keşfe yollamış; fakat karga, bulduğu bir leşle oyalanarak geri dönmemiştir. Bunun üzerine Hz. Nuh, güvercini keşfe göndermiş, güvercin çekilen suların müjdesini vermiştir (Kavak, 2013, s. 121)Türk kültüründe zamanla oluşan bu değişim,
“Karga karga gak dedi,
Çık şu dala bak dedi,
Çıktım baktım o dala,
Bu karga ne budala.”
şeklinde mânilere, çocuk masallarına kadar girmiştir.

Sosyal Hayvanlar... Kargalar

Yerleşik hayata geçiş ve tarımsal aktiviteler sebebiyle insanlar kargaları zararlı kuşlar gibi görmeye başlayıp, ‘hırsız karga’ diye isimlendirse de kargalar, ‘omnivorlar’ olarak adlandırılan yani "her şeyi yiyebilen" kuşlardır (Baidya, 2016). Doğal dengeyi korumak ve tarıma zararlı böcekleri tüketmek gibi sebeplerden, insanların kargalarla işbirliği halinde yaşamaları büyük bir şanstır.

Ezop (Aesop) Masalları’nı bilmeyeniniz yoktur. Bu masallar içinde ‘Karga ve Sürahi’ (1919) adıyla bir hikâye geçer. Susamış bir karga, dar ağızlı bir sürahideki suya ulaşamadığı için, susuzluğunu gideremez. Ancak bir süre düşününce, sürahiye çakıl taşlarını atmaya ve içindeki su seviyesini yükseltmeye başlar. Böylelikle suyu içebileceği seviyeye getirir. Tabii ki bu bir masal… Ancak Amerikalılar bunu bir solucan deneyi olarak kargalarla gerçekleştirdi (Dietle, 2011). Sonuç ilginçti. Kargalar dar ve su dolu bir tüpün içinde ulaşamadığı solucanı elde etmek için çakıl taşlarını tüpe atarak su seviyesini yükseltmeyi başarmışlardır.

Denek Karga
  
Hazır çocukluğumuza dönüp masallardan bahsetmişken… Kargalar renkleri ayırt edebilme özelliğine sahip olduğundan, renkli materyalleri severler. O yüzden çocukken karga yuvalarını ara ara kontrol ederdik. Renkli plastik oyuncakları bulabildiğimiz oyuncakçı dükkânları gibiydi o yuvalar. Demek ki karga deyip geçmemek gerek…

Rengarenk Karga Yumurtaları

Zekası ile hayret uyandıran karga gibi bir kuşa bakışın geldiği son noktayı gösteren; bu durumda kargaların sahip olduğu yetenekleri bilmemek kadar, araştırıp, öğrenmemek de etkili olsa gerek. Egeye Dönüş bakış açısıyla etrafını sorgulayarak, güzelliklere, zenginliklere bakış farkını ortaya koymak adına kaleme aldığımız bu yazımızda, korku, tehlike ve sevinç anlarındaki ötüşleri başka başka olan kargaları (Pala, 1963, s. 57) tanıtmaya çalıştık. Umarız hem küçük bir kahve molası hem de karga bahanesiyle günlük koşturmacaya 5 dk. keyifli bir ara vermişsinizdir. Hayata ibret, dikkat ve hayretle bakabilmemiz temennisiyle...

Kaleme Alan: Hüsnü Egemen ABİRDÂN

Yorumlar