DÜNYA POSTA GÜNÜ - 9 EKİM

Ray Tomlinson Q klavye bilgisayarının başına geçip, yan yana duran bütün tuşlara basarak "QWERTYUIOP" şeklinde bir metin ortaya çıkarttığında yıl 1971’idi. Tomlinson ilk e-mail programının mucididir ve deneme amaçlı atılan ilk e-mail de "QWERTYUIOP" yazmaktadır. 1992 yılında Neil Papworth adlı bir mühendis arkadaşına telefonundan tarihteki ilk kısa mesajı (SMS) çektiğinde, bu olay büyük bir yenilik olarak tarihe geçmiştir. Jack Dorsey’in ilk ‘twitter’ mesajını attığı 21 Mart 2006 tarihi ise diğerlerine göre oldukça yakın bir tarih olarak kayıtlarda yerini almıştır (Dünya Bülteni, 2011).

Bütün bunlar insanoğlunun yekdiğeriyle haberleşmesi amacıyla hayata geçirilen önemli elektronik buluşlardır. Ancak insanlık tarihi açısından düşünülürse teknolojiyi hızla tüketen insanoğlu, bu buluşlar öncesinde de oldukça sistemli bir şekilde haberleşme eylemini gerçekleştiriyordu.

Haberleşmenin Boyutu

Bu yüzden “Evvela selam eder, büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öperim” diye başlayan mektuplar vardı bizim çocukluğumuzda. “Kes, kopyala, yapıştır” devrini yaşadığımız bu günlerde geçmişin klişelerinin bile ne denli sevimli olduğunu fark etmek; biraz burukluk, biraz hüzün galiba bizler için...

Renk renk zarflar, kokulu kâğıtlar, dolma kalemler kullanılırdı iletişimin ‘ilkel’ (!) çağında. Bir çırpıda yüzlerle, binlerle insana ulaşamazdınız. Bu yüzden de önemli hissederdi mektubunu alan kişi kendisini. Sizin dokunduğunuz kâğıt ya da zarf değil, yüreği olurdu karşı tarafın. Emek ve sevgi hissedilince, muhabbet de daha tatlı, daha derin, daha mutluluk verici olurdu bahsettiğimiz çağda. Postacı amcalar, mahallenin, yolu gözlenen ve en sevilen kişileri idi o tarihlerde. Şimdi fatura ve benzeri ödemelerin gelmesiyle yüzümüzü ekşittiğimiz postacıları, o zamanlar umutla bekler, mutlulukla uğurlardık kapımızdan.

Mektup; Arşiv, Hafıza, Hatıraydı Bizler İçin

Posta ve postacılığın geçmişi oldukça eskiye dayanır. Dünya tarihi açısından değerlendirilince, ok, yay ve at ile birlikte Moğolların en önemli silahlarından biri de kurdukları iletişim ağı olmuştur. Cengiz Han'ın ‘Yam’ adı verilen bir yerleşik kurye sistemini kurduğu bilinmektedir (TRT Haber, 2015). Dünyanın ilk posta teşkilatı gibi düşünülmesi mümkün bu sistem ile etkili bir haberleşme olanağı doğmuştur.

Orta çağ dönemi için üst seviyede sayılabilecek bu teşkilatta belirli yerlerde atların bulunduğu, konaklama birimleri oluşturulmuştur. Böylelikle herhangi bir devlet görevlisi bu noktalarda atını değiştirerek, güçlü ve dinlenmiş atlarla kimi zaman günde 320 kilometreye kadar yolculuk yapabilmiştir (TRT Haber, 2015). İstihbarat demek güç demektir, Moğol İmparatorluğu bu sayede döneminin dünyasında oldukça büyük bir güç sahibi olmuştur.

Haberleşme, Tarih Boyunca Önemini Yitirmemiştir

Türkiye’de de 1969 yılından bu yana 9 Ekim tarihi, dünya genelinde olduğu gibi ‘Dünya Posta Günü’ olarak kutlanmaktadır. Bu tarihin seçilme sebebi 9 Ekim 1874 tarihinde aralarında dönemin Osmanlı Devleti’nin de bulunduğu 22 ülkenin temsilcilerinin, İsviçre’nin Bern kentinde toplanarak ‘Dünya Posta Birliği’nin (UPU) kuruluş esaslarını belirlemesi ve ilk genel kurul kararlarının bu tarihte imzalanmış olmasındandır (Tarihin İzinde, 2012). Dünya Posta Birliği’nin 2017 yılı itibariyle 192 üyeye sahip olduğu ve 1948 yılından bu yana Birleşmiş Milletler teşkilatının bir ihtisas birimi olarak çalıştığı görülmektedir.

9 Ekim - Dünya Posta Günü

UPU Genel Müdürü Bishar A. Hussein’e göre (2017) Dünya Posta Günü’nün kutlanma amacı postanın insanların ve işletmelerin gündelik yaşamındaki rolünün yanı sıra küresel sosyal ve ekonomik kalkınmaya katkısı hakkında farkındalık yaratmaktır (Hussein, 2017).

UPU'nun Uluslararası Mektup Yazma Yarışması'nın bu yılki galibi; Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres'e dokunaklı bir mektup yazan, Togo'daki on dört yaşındaki Eva Giordano Palacios, zengin ülkelere, yoksul ülkelerin kalkındırılmasına yardımcı olmak için daha fazla çaba gösterilmesi çağrısında bulundu.

Mektup denilince akla gelen ilk şey zarf olsa da ikinci hatırlanan pullardır. Aslında mektuplaşma kültürünün başlamasından itibaren mektupların taşıma ücreti alıcı tarafından ödeniyordu. Ancak ücretin varış merkezinde ödenmesi gönderilerin dağıtımında kimi güçlükler meydana getiriyordu. Zira bazen alıcının ödeme gücü olmaması sıkıntı oluyor, bazen de gönderici ile alıcı arasında geliştirilmiş özel şifrelerle zarfların dışına konan işaretler sayesinde, zarfı alıp içini açmaya ve ücret ödemeye gerek kalmaksızın haberleşme eylemi gerçekleşmiş oluyordu. İşte pullar bu sebeplerle ortaya çıkmış ve gönderenin ödemesi sistemi böyle yaygınlaşmıştır. Modern anlamda posta pulları, dünyada ilk kez 6 Mayıs 1840 tarihinde İngiltere'de kullanılmıştır. Osmanlı imparatorluğunda ise 13 Ocak 1863 tarihinde kullanılmaya başlamıştır (Tarihin İzinde, 2012).

Bugün artık unutulan bir alışkanlık olsa da pul koleksiyonculuğu bir döneme damgasını vurmuş olan bir eylemdir. Pul koleksiyonculuğu tüm dünyada ‘Filateli’ ismi ile anılmıştır. Asıl koleksiyoncular filatelistlerden farklı olarak posta ile ilgili olan tüm materyalleri biriktirime eğilimindedirler.

Osmanlı Pulu-1

Osmanlı Pulu-2

Osmanlı Pulu-3

Posta bahsinde ‘Aşk Mektupları’ kısmına ayrıca bir parantez açmak gerek. Geçmişten bahsediyorsak, gençliğinde aşk mektubu almayan hanım, aşk mektubu yazmayan bey yoktur herhalde. Gizli kalmış duyguların en naif kelimeler ve en alımlı kalem işlemeleri ile kâğıda döküldüğü aşk mektupları, hemen herkesin terli avuçlarında tutma heyecanını yaşadığı birer mutluluk kaynağıdır.

Aşk mektupları tarihine geçen ilk eser Philadelphia Üniversitesi profesörlerinden Hilprecht tarafından, Mezopotamya’nın Niffer Vadisi’nde 1889-1900 yılları arasında yapılan bir kazıda bulunmuştur. Günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmekte olan bu çivi yazısı Sümerce tablet, ABD’li Samuel Noah Kramer tarafından 1958 yılında okunarak, aynı yıllarda dünyaca ünlü Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ ve Hatice Kızılay tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir (Özkaya, 2012).
Dünyanın İlk Aşk Mektubu

9 Ekim Dünya Posta Günü nedeniyle kaleme aldığımız bu yazımızda Egeye Dönüş takipçilerine bir nebze geçmişi hatırlatabildik mi bilemiyoruz. Bunu anlayabilmek için, elektronik ortamdaki paylaşım ve beğeni sayınız başta olmak üzere, çeşitli dataları inceleyeceğiz. Bu bile oldukça ironik bir durum değil mi?
Sevdikleriniz hep yanınızda olsun efendim. Yanınızda olmadıkları anlarda da ister nostaljik, ister modern ama illâ ki, samimâne iletişiminiz hiç kopmasın. Mutlu Kalın…


Kaleme Alan: Hüsnü Egemen ABİRDÂN

Yorumlar